Gülseren Budayıcıoğlu’nun çok konuşulan romanı "Kral Kaybederse", bu kez başkahraman Kenan üzerinden dikkat çekici bir psikolojik tartışmayı gündeme taşıyor: Anne sevgisinin eksikliğiyle büyüyen bir erkeğin içsel çöküşü.
Kenan, dışarıdan bakıldığında özgüvenli, karizmatik, baştan çıkarıcı bir adam. Ancak kitabın satır aralarına gizlenmiş travmalar, okura bambaşka bir gerçeklik sunuyor. Annesinden yeterince sevgi ve güven görmeden büyüyen Kenan, kadınlara karşı olan kontrol arzusunu, terk edilme korkusunu ve yüzeysel ilişkilerini, çocukluğunda içine gömdüğü bu sevgi açlığıyla şekillendiriyor.
Uzmanlardan Psikolojik Değerlendirme
Psikiyatrist romanı şu sözlerle yorumluyor: “Kenan’ın yaşadığı tüm bağlanma sorunları, çocukluk döneminde annesiyle kuramadığı sağlıklı ilişkiyle birebir bağlantılı. Bu tarz erkeklerde anne sevgisinin eksikliği, kadınlara karşı duygusal manipülasyon ya da güvensizlik olarak kendini gösterebilir.”
Gerçek Hayatla Bağlantılar Kuruluyor
Romanın okuyucuları sosyal medyada Kenan karakteriyle empati kurarken, birçok kişi kendi ya da çevresindekilerin benzer davranış kalıplarına dikkat çekiyor. Kitap, özellikle ‘duygusal olarak eksik büyüyen erkeklerin’ ilişkilerdeki yıkıcı etkileri üzerine farkındalık yaratıyor.
Kenan’ın trajedisi, aslında binlerce görünmez hikâyeyi de temsil ediyor. “Kral Kaybederse”, sevginin yokluğunda inşa edilen erkekliğin nasıl bir yalnızlığa dönüştüğünü çarpıcı şekilde gözler önüne seriyor.