Gelişmişliğin araçlarını kullanırken, işimize geldiği gibi yorumluyoruz. Türkiye 31 Mart 2024 seçimlerine giderken, geçmiş yıllarda olduğu gibi yine aynı şeyler tekrarlanıyor. Gücü elinde tutanlar, bütün imkanlarını zorlayarak medya ve devlet imkanlarıyla seçime giderken, imkânı olmayan diğer partiler ise kendi ekonomik şartlarını da zorlayarak seçimlerde seslerini duyurmaya çalışıyorlar.
Sokaklara asılan bayraklar birkaç partinin ezici gücüyle inanılmaz bir güç gösterisi yapmaktalar. Ama bizim toplumsal seçim geçmişimize bakıldığı zaman ise, bazen bu kadar yoğun bayraklama ve medya baskısının da ters teptiği oluyor. 94 yerel seçimlerinde çok bariz bir şekilde aynı durum yaşanmış ve bütün partiler halk tarafından ters köşe yapılmıştı. Bu seçim de benzeri bir durum yaşanabilir. İktidar ve ana muhalefet partilerinin devletten aldığı yardım parasının da büyüklüğü nedeniyle, sokaklara bakıldığı zaman veya dijital medya ile konvansiyonel medya dediğimiz tv kanalları ve gazetelere bakıldığı zaman da yine iki partinin ezici bir gücü var. Görüntüler bunlar. Ama halk ne karar verecek. Nasıl bir seçim sonucu çıkacak 31 Mart akşamı da bunu göreceğiz.
Televizyon kanallarımız da gazetelerimiz de neredeyse ortadan ikiye ayrılmış durumda. Herkes kendi tuttuğu adayın arkasında. Neredeyse başka adaylara hiç yer verilmiyor. Diğer adaylar ise kendi imkanları ile çok az bir şekilde görünüyor. Ayrıca kamusal imkanlarla ayakta duran ve herkesin parasından kesilen vergilerle ayakta kalan TRT ise sadece iktidar partilerinin reklamına dönük yayınlar yapıyor. Muhalefet ile ilgili yayınlarda ise özellikte aleyhte cümleler ve haberler ile yine iktidar tarafına hizmet ediyor. Bu durum daha önceki iktidar zamanlarında da vardı. Ama son 15 yılda daha da arttı.
Avrupa ve ABD de olduğu gibi biz de de en azından büyükşehir belediye başkan adaylarının, kamusal alanda yayın yapan ve herkesin izleyebileceği bir tv kanalında projelerini ve yapacaklarını konuşsalar ne güzel olur. Ama bu tür programlar da maalesef biz de olmuyor.
Toplumsal ayrışmaya daha da çok destek veren bir siyasi seçim üslubuyla, toplum iki seçenekten birine zorlanıyor. Bakalım halk bu iki seçenekten birine mi yoksa üçüncü bir yola mı baş vuracak. Yoksa halkımız daha önce de olduğu yeni seçeneklere mi baş vuracak onu da zamanı geldiğinde göreceğiz.
Bu seçimin ülkemiz için hayırlı olmasını temenni ediyoruz.