Bugun...


SURURİ BALLIDAĞ

facebook-paylas
BAZEN BİR İNSAN KONUŞUR BÜTÜN TOPLUM UYANIR
Tarih: 06-01-2024 07:28:00 Güncelleme: 06-01-2024 07:28:00


Coğrafya kaderdir. Bulunduğumuz topraklar dost düşman herkesin gözü olduğu, yol geçen hanı gibi asırlardır gelenin gidenin bitmediği savaşların hiç eksik olmadığı bir bölge. Böyle bir bölgede yaşamanın bedelini bizden öncekiler asırlarca ödedi. Bizler de ödemeye devam edeceğiz. Bizden sonra gelenler de ödemeye devam edecekler. Bu coğrafyanın kaderi böyle. Ama biz buna müdahale edebilir ve daha iyi yapabiliriz.

 

Gelişmiş ülkelerin sanatının bütün dallarına bakarsanız, insan hukuk adalet genelde bilim kültür medeniyet iyilik araştırma gelenek gelecek kavramlarını görürsünüz. Bazen adalet kavramı filmlerde öyle işlenir ki devlet yapısı ağır bir şekilde eleştirilir. Kutsal inançlar çok ağır eleştirilere ve alaylara sahip olur. Bütün mesele adalet için verilen kavgadır. Aslında gelişmişlik insanlık tarihi boyunca doğrudan adalet ile ilişkilendirilmiştir. Gelişmemiş toplumlarda ise önce adalet yok olur. Ardından kutsal inançlar ve değerler ön plana çıkar.


Şu an Avrupa ABD Japonya Güney Kore gibi gelişmiş ülkelerde filmlere bakarsanız genelde bilimkurgu ağırlıklı olduğunu görürsünüz. Ama diğer ülkelere bakarsanız bizde de aynı. Çarpık ilişkiler, mafya kara para çeteler aldatmalar her türlü insan doğasına ve insan düzenine aykırı konu ve içerikler sanatın konusunu oluşturur. Bizdeki tarihi diziler bile, devlet benim adalet benim diye sürekli mesaj veren kahramanlar ile dolu. Şu an da bile böyle. Adaletleriyle övündüğümüz geçmişimizin bazı dönemlerini bile geçişi birtakım çıkarlar uğruna maalesef kötü bir şekilde nesillerimize tanıtıyoruz. 

 

Dizilerimiz sinemalarımız televizyon programlarımıza bakın, genelde sürekli birbirini aldatan insanlar, mafya ilişkileri, kara para aklama, nereden ve nasıl zengin olduğunu anlayamadığımız patronlar …. Şu anki nesillerimiz maalesef böyle bir ortamda yetişiyor. Aslında bu konuda yaşanan şey toplumsal çürüme. Bu konuda daha uzun bir yazı yazmak isterdim. Fakat bu hafta sosyal medyaya düşen bir röportaj aslında bütün meseleyi özetledi. Ben de o röportajı ve buraya alıyorum. Konuşan kişiyi de tanıyalım. Ülkemiz tam da bu durumda şu anda...

 

ZELİHA BURTEK KİMDİR?

 

Mimarlık, sanat tarihi ve felsefe alanlarında akademik kariyer yapan Zeliha Burtek, 21 yıl boyunca çeşitli üniversitelerde ders verdi. 25 yıldır sokak hayvanlarını beslemeye kendisini adayan Burtek hayvan sevgisiyle öne çıkan bir isim.
Zeliha Burtek, MSGÜ'de (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) sosyoloji doktorası, Galatasaray Üniversitesi'nde de felsefe masterı yaptı. 


ZELİHA BURTEK NE DEDİ?

 


Türkiye'nin şu anda en büyük sorununun sosyal çürüme olduğunu ifade eden Burtek; "Dünya tarihi iktisadi olarak her zaman toparlandı. Bir sürü krizler görüldü. Ekonomi her zaman toparlanır, kapital kendini yok etmez ama sosyal çürümeyi de düzeltemezsiniz. Şu anda Türkiye'de sosyal çürüme var. Bunun düzelmesi için çok zor, çok zor dönüşü olmayan bir yerdeyiz." ifadelerini kullandı.
Burek, sosyal çürümeyi ise; "Sosyal çürüme şu etik denen şeyin yok olması, etik yaşam felsefesi demek. Türkiye'de yaşam felsefesi kalmadı. Yani şöyle bir şey söyleyeyim, yani Türk edebiyatını, Türk sinemasını, Türk tiyatrosunu düşünün. Bu edebiyatta bu tiyatroda, sanatta hiçbir şekilde yazında ve düşün de hiçbir zaman için göçmen kültürü, mülteci kültürü ya da mafya ya da işte kara para aklama gibi kavramlar olmazdı. Ama şu anda biz yavaş yavaş kültürel anlamda bütün ortaya çıkacak yapıtlarda bu kavramlarla karşılaşmaya başlayacağız. Sosyal çürüme bu demek başka bir toplum olduk. Biz Güney Amerika ülkesi değildik ama Güney Amerika ülkesi olmaya başladık. Çok tuhaf değil mi?" sözleriyle tanımladı. 



Bu yazı 336 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YUKARI