Bütün iletişim araçları şunu gösteriyor ki, insanların manipüle edilmesi sanıldığı kadar zor değil. Hele bizim gibi bir türlü ne Avrupalı ne Asyalı olan arafta kalmış toplumlar için daha da çok geçerli bu kural.
Tarih boyunca çok büyük kadim kültür ve medeniyetlerin ev sahibi olduğumuz yetmiyormuş gibi, asırlardır adeta ırklar kimlikler ve kültürler arası köprü olarak da hizmet veriyoruz bütün insanlığa. Dolayısıyla belki bizim yerimizde başka bir millet olsa çoktan yok olurdu. Bunca karmaşanın bunca karışıklığın ve geçirgenliğin olduğu coğrafyada nasıl ayakta kalıyoruz ve nasıl bir iletişim ile birlikteliğimizi koruyoruz bence asıl sorulması gereken soru da bu.
Türk milletinin belki asırlardır kendi içinde geliştirdiği bir iletişim yolu var. Çoğu zaman çok da konuşmaz. İtaat eder. Genelde doğu toplumlarında itaat et geç prensibi çok yaygındır. Aslında bunun bilinçaltında ise genelde tarih boyuncu çok iyi liderler yetiştirmiş bir toplum olmamız da yatar. İyi yetiştirilmiş devlet adamları ve halk ile kurulan sağlıklı iletişimler sayesinde çok da sorun olmamış. Ne zaman ki demokrasiye geçtik. Kuralları ve kriterleri çok iyi koyamadığımız için belki devlet kademelerinde görev almaması gereken bakanlar veya devletin farklı kurumlarında görev yapacak insanlar yerleşmeye başlayınca da zaman zaman demokrasimiz askıya alınmış. Son yüz yıla baktığımız zaman da kötü örneklerini çokça görüyoruz. Tarih boyunca bakıldığı zaman bana göre en iyi kurumumuz her zaman ordu olmuştur. Bin yılı aşan Türk tarihinde ordu düzeni eğitimi devletlerin adı değişse de yönetim şekilleri farklı olsa da kurumsal yapı olarak ordumuz her zaman en iyi olmuştur. En zeki adamlar asker olmuşlardır. Toplumda zeka önsezi vs. sayabileceğimiz üstün özellikleri olan insanların belik ezici çoğunluğu hep asker olmuştur. Zeki insanların emir komuta zincirinde sadece itaat etmesi de bu insanların çevresini de etkiliyor. Böylece itaat edip geçiyoruz. Oysa sorgulayan gerçeği örtmeyen bir toplumsal yapıya dönüşmemiz lazım.
Bin yıldaki sosyal değişimler artık 10 yılda oluyor. Yakın geleceğin dünyasında ise bildiğimiz ve tahmin ettiğimiz iletişim araçlarından akan bilgiler, klasik devlet anlayışlarının toptan değişeceğini gösteriyor. Zaten gelinen noktada sınırların da bir önemi kalmadı. Fiziki olarak bir yere sahip olmanın da yakın gelecekte hiçbir önemi kalmayacak. Nerede olursan ol hep birileri için çalışacak birilerin modern kölesi olacaksın. İster kravatlı ister sanatçı ister işçi olarak fark etmeyecek.
İşte bunun üstesinden gelmek ve o köleliğin bir parçası olmamak için bizden olsa olsa öküz olur anlayışı yerine, sorgulayan gerçeğin peşinde olan ve medenice gerçeği haykıran insanlar olmalıyız. Sevgi ile kalın…