Üsküdar Haber Gazetesi sahibi Turhan Bal ile Üsküdar Uncular Sokağında kahve içiyoruz. Konu dönüp dolaşıp; siyaset ve ekonomi ye dayanıyor.
Turhan Bal bana; abi sen Trakyalısın Bulgar Leva’sı kaç lira olmuştur dedi? On ya da onbir Lira’dır dedim. O da 13 filandır dedi. Kara haber Google’den geldi: BULGAR LEVA’sı 20 TL ye yaklaşmış! Çüüüüüüüüüüüüş derler adama. Ulan uçan biz, uçak imal eden biz, bir anda araba imal edip, bir anda arabayı yok eden biz, her seçimden önce petrol bulan, gaz bulan, enflasyonu yenen, dünyanın süper devletlerini kıskançlıktan şeyinden çatlatan yine biz, verdiğin bir oy ile dünyayı terki diyar eylerken, bir anda yatay geçişle cennete gidebilen biz; dünyanın hangi ülkesinde bu uygulama var? Cevap: Bir tek Türkiye’de! Bu Bulgarlara ne olmuş ki Leva’yı 20 TL.’ye çıkarmışlar. Gavur bunlar be ya! Bulgar kim oluyor da bizim paramızdan 20 kat değerli parası oluyor!
Nüfusu devamlı düşüyor, son sayımda altıbuçukmilyon kişinin yaşadığı görüldü.
Tarım ve Kimya sektörü çok gelişmiş. Türkiye’ye büyük ihracat yapıyorlar. Avrupa birliği üyesi. Sadece İstanbul’dan üç Bulgaristan çıkar. Ve bir avuç Bulgaristan’ın parası bizden yirmi kat fazla! Çok başarılıyız…
BAK BİN YIL ÖNCESİ NASILDI?
Konut sorunu var mı? YOK.
Adalet sağlanıyor muydu? EVET.
Eğitim sorunu var mıydı? HAYIR.
Ekonomik sıkıntı var mıydı? HAYIR.
Enflasyon var mıydı? HAYIR.
Döviz derdi var mıydı? HAYIR.
Eşitlik var mıydı? EVET.
Hırsızlık var mıydı? HAYIR.
İnsanlara cennet vaad edip sömürenler var mıydı? HAYIR.
Taciz, tecavüz, sapıklık var mıydı? HAYIR.
Eeeeeeee biz bin yıl önce; huzurlu, sağlıklı bir toplum iken geçen bin yılda ne hale gelmişiz? Yazık, çok yazık!
KİMİN ASKERİYİZ?
Bana dünyada bir lider söyleyin; vefatından yıllar sonra bile, vatan hainlerinin korkulu rüyası olsun.
Bir grup vatan, bayrak sevdalısı genç Teğmen; Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyor:
Vay başlarına gelen, yıllardır bu törende Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek kılıç çeken Teğmenler bu defa soruşturmaya maruz kalıyor. Yazıklar olsun! Bu devletin askeri en değerli varlığımızdır!
HÜDA-PAR ZEKERİYA YAPICIOĞLU
Sen ahmağa anlatır gibi gördüğün rüyayı anlattın. Ben sana TÜRK MİLLİYETÇİSİNİ anlatayım, ama her gece kabus göreceğinin garantisini veriyorum. Bu topraklara göz diken binlerce hain gibi sen de nasibini alırsın! Türk bayrağına göz dikenlere, bayrağın direği kısmet olmuştur. Senin gibi hainlere dersini verecek; Türk Askeri, Türk Polisi ve Türk gençliği var! Bizim suçumuz vergilerimizden kesilen paralarla senin gibilere maaş adı altında ihanetinin karşılığı ekmek yedirmektir. Yazıklar olsun!
Mantık dersine giren profesör, öğrencilerin "Mantıklı olmak bize ne kazandırır? Mantık bize ne öğretir?" sorusuna bir anekdot üzerinden cevap vermeyi seçer. İşte o profesörün anlattığı anekdot ve mantığın bize öğrettikleri:
Öğrenciler o yılın ders programlarında yeni bir ders olduğunu fark ederler. Dersin adı Mantıktır ve derse yaşlıca bir profesör girecektir. Nihayet, ilk mantık dersi başlar. Çocuklardan biri söz hakkı isteyerek:
-Sayın profesör, mantık bize ne öğretir? Lütfen her şeyden önce bunu anlatırmısınız ricasında bulunur.
Profesör, kendisine merak ve şüpheyle bakan talebelerine:
- Mantık dersinin insanların düşüncesine yaptığı etkiyi açıklamak biraz güçtür.
Onun için bunu sizlere bir örnekle açıklamak istiyorum der.
-Farz edin ki, maden ocağından iki insan çıkıyor: Birisinin üzeri tertemiz, diğerininki ise kömür karası içinde…
Bunlardan hangisinin yıkanması lazımdır?
Öğrenciler, hiç tereddüt etmeden:
Elbette, kirlisi! Diye cevap verirler.
Profesör, tebessüm ederek:
-İşte evlatlarım, der.
- Mantık bu soruya cevap vermeden önce şunu sorar:
- "Nasıl olur da bir maden ocağından çıkan iki kişiden birinin üzeri tertemiz iken diğerininki kirli olabiliyor?”
Saygılarımla…