İnsanları hayvanlardan ayıran en büyük özellik nedir?
Cevap veriyorum: Düşünebilme özelliği.
Cevap yanlış: Hayvanlar da düşünüyor ama bizim kadar değil. Karga, cevizi yerden alıp, 200 metreden yere atıyor; sonra kırılan cevizi mideye indiriyor. Bunu düşünmeden mi yapıyor? Köpek kemiğini alıp gömüyor, haftalar sonra gömdüğü yeri bulup kemiği çıkarıyor.
Bütün bunlar, hayvanların da iyi kötü düşünebildiğini gösteriyor. Ancak bizi hayvanlardan ve tüm diğer canlılardan ayıran çok önemli bir özellik var: Öleceğimizi bilerek yaşamak.
Hainlik, yalan, dolan ve doyumsuz hırs. Bu, bir toplumun çakallarını anlatmak istiyorum. İnsanlar, "Yeter ulan, geberip gideceksiniz; belki de bugün çaldıklarınızı eve götürmeye vaktiniz olmayacak" diye düşünmeli. 10 dakika sonra Azrail, o pis canını alacak.
Unutmayalım ki burada asıl bahsettiğim şey, Devleti ve Belediyeleri soyan çakallardır. Ülkemizin en büyük hırsızları bunlardır. Dikkat edin, bu kişilerin çoğu, dinimizi ön plana çıkarırlar ve insanları en zayıf yerlerinden vururlar. Sürekli ahiret rahatlığından bahsederler; fakat kendileri bu dünyanın bütün nimetlerinden faydalanır. Çünkü, aslında dinsiz ve imansızdırlar. Ahirete ve ölüme inanmazlar, koruma ordusu ile gezerler ve korumaların onları ölümden kurtaracağına inanırlar. Korumaya inanan insan, Allah'ın gücüne inanmaz demektir.
Kul Hakkı
Her insanın bildiği Allah'ın insanoğluna "Sakın bunu yapma!" dediği bir kural vardır: Kul hakkı. Kul hakkı ile gelmeyin, diğer günahlarına bir şekilde af yolu olabilir ama sakın ha! Kul hakkı ile gelmeyin, demiştir.
Meclisin yüzde doksanı kul hakkı yemiş midir? Belediye yönetimlerinin yüzde doksanı kul hakkı yemiş midir? Kamu hizmeti veren kurum ve kuruluşlar kul hakkı yemiş midir?
Hile yapmak ve yalan söylemek de kul hakkına girermiş. Hile ve yalan, kul hakkına girer. Eyvah, eyvah! Gitti memleketin yarısı (daha fazla desem ayıp olur).
Yahu adam, "Bize oy ver, direk cennete git" diyor. Bunun neresi yalan? Sen hele bir göç bu dünyadan, oradan itiraz edersin. "Hani cennete gidecektim?" diyeceksin, haram olsun verdiğim oy.
Kızılay’ın görevi nedir? Felaketlerde halkın yanında olmak, yaraları sarmak... Peki, koskoca Kızılay, yalan söyler mi veya kul hakkı yer mi?
Depremden sonra Kızılay’a giden yetkililer, "Hemen çadır ve battaniyeleri yükleyin!" dediklerinde Kızılay, "Çadır ve battaniye yok," diyor.
Nasıl yok kardeşim?
Kızılay: "Biz onları parayla sattık."
Nardugan
"Nardugan" ne yahu, diyenlere...
Türklerde yeni yıl bayramıdır. Ayaz Ata, doğanın tekrar canlanmasını simgeler. Noel Baba’nın gerçek adı Ayaz Ata’dır; o da bu bayramın simgesidir. Her yıl 21 Aralık’tan sonra ilk dolunayın çıktığı gün, yeni yılın ilk günüdür.
Orta Asya’da otuzdan fazla Türk boyu, Nardugan bayramını yani yeni yılın gelişini kutlardı.
Günümüzde ne yazık ki, yeni yıl kutlayanlar "kafir, dinsiz" olarak görülür; yeni yılı kutlamayanlar ise "dindar" sayılır.
Asıl gerçek problem, Türk problemidir.
Bugün ülkemizde, nereden geldiği belli olmayan, soyunu sopunu kendisinin de bilmediği, "dindarız" diyen, ama aslında dinsiz olan bazı kişiler, Türk kelimesine karşı aşırı derece rahatsızlık hissediyorlar.
Bir ülke düşünün, bu ülkede bazı insanlar bir yılın bittiği ve yeni yılın başladığı günü kutlayanlara düşman olabiliyor.
Yeni Yılda Çok Çocuk Kazandırıyor
Ortadoğu'da bir Arap ülkesinde, yeni yılda halkına destek olmak isteyen bir kral, her yere haber salarak, "Ülkemde on çocuğu olana maddi yardımlar yapacağım. On çocuğunu alan saraya gelsin!" diyerek duyurur.
Bu haberi alan bir köylü, "Benim dokuz çocuğum var ama beş yıl önce çalışmak için gittiğim yerde bir çocuğum oldu. Onu alıp geleyim, saraya gider, hakkımızı alırız" der.
Kadın çaresiz kabul eder.
Adam yola koyulur, çocuğu alıp gelir.
"Hanım, ben geldim, çocuklar nerede?" der.
Kadın: "Senin çocuğunu aldığın gibi, onların da babaları geldi, aldı."
Mutlu Yıllar Dilerim.
Saygılarımla...