Mondros Ateşkes Anlaşması, Osmanlı Devleti ile Birinci Dünya Savaşı‟nın galipleri arasında 30 Ekim 1918‟de Limni Adasının Mondros limanında demirli Agamemnon zırhlısında imzalanmıştır.
Bu anlaşma sonrasında Anadolu’daki işbirlikçi yayın organları arasında Yunan komutanlığının himayesinde Ağustos 1920‟de Balıkesir’de yayınlanan İrşad ve Adalet, Mondros ‟un hemen ardından Fransız ordusu ve Ermeni alaylarının girdiği Adana ‟da çıkan Ferda, işgal altındaki İzmir‟de 1919‟da yayınlanan Köylü, Müsavat, Şark ve Islahat, Kastamonu ‟da Zafer, Mudurnu’da Kürsi-i Milliyet, Edirne ‟de Teemmin, Bursa‟da Yoldaş ve Kevkep, Denizli‟ de Kozmos ve Ahenk yer almaktadır.
Anadolu’daki bağımsızlık hareketini desteklediği için Milli Mücadele Basını olarak adlandırılan yayınlar arasında Açıksöz (Kastamonu), Satvet-i Milliye (Elazığ), İstikbal (Trabzon), Ahali (Samsun), Küçük Mecmua (Diyarbakır), İzmir'e Doğru, Yeni Adana, Albayrak (Erzurum), Doğru Söz (Balıkesir), Babalık, Öğüd (Konya), Emel (Amasya), Türkoğlu, Dertli (Bolu), Yeşil Yuva (Artvin), Ahali (Edirne), Işık (Giresun), Anadolu (Antalya), Amâl-ı Milliye (Maraş) gibi gazeteler yer almaktaydı. Milli Mücadeleyi destekleyen Anadolu’daki gazeteler ve dergiler hakkında geniş bilgileri, Ömer Sami Coşar, Milli Mücadele Basın isimli kitabında veriyor.
Millî Mücadele yanlısı İstanbul gazeteleri arasında Mustafa Kemal’in fotoğraflarını basmaktan çekinmeyen Yeni Tasvir-i Efkâr, Ankara’ya muhabir gönderen Akşam, İleri, İstiklal, Vakit, Güleryüz gibi desteğini açıkça gösterenlerin yanı sıra Tevhid-i Efkâr, Tanin ve İkdam gibi yakınlık duyan gazeteler ve dergiler bulunmaktadır
Anadolu’daki milli mücadeleyi destekleyen basının İstanbul hükümeti ve mütareke basını ile ilişkileri Kurtuluş Savaşı süresince karşılıklı zıt olmuştur. Dünya ajansların varlığı ve bağlantılar nedeniyle basının merkezi İstanbul, Anadolu’daki basın ve kamuoyu üzerinde etkili olmaya devam etmiştir. Millî Mücadele’yi destekleyen Anadolu ve İstanbul gazeteleri arasında karşılıklı haber alışverişi işgal şartlarında dahi tamamen kopmamıştır.
İstanbul’da hükümeti, Anadolu’daki mücadele haberlerini engellemeye çalışırken, Ankara da karşı hamleler yapmıştır. Anadolu’dan gelecek haberleri ilgiyle bekleyen okuyucularının taleplerini karşılamaya çalışan İstanbul gazeteleri ise milli hareket hakkındaki haberleri İnebolu ve İzmit üzerinden ulaştırılan haber bültenlerinden edinmiştir.
İstanbul’un işgalinden itibaren ağır bir baskı ve sansür altında sayfaları boş çıkan İstanbul gazetelerinin Milli Mücadele ve Kuvayı Milliye hakkında 1921‟e kadar süren suskunluk dönemleri cepheden gelen zafer haberleriyle birlikte bozulmaya ve daha cesur yayınlar yapılmaya başlanmıştır.
Atatürk iletişimi öyle güzele ve iyi kullanmıştır ki, Amerikalı muhabirin gazetesine gönderdiği mesaj şöyledir: “Bu gece gördüğüm kadar iyi işleyen bir telgraf şebekesini ömrümde görmedim. Yarım saat içinde Erzurum, Erzincan, Musul, Diyarbakır, Samsun, Trabzon, Ankara, Malatya, Harput, Konya ve Bursa, hepsi birbiriyle haberleşme halinde idiler. Bütün bu yerlere ulaşan telin bir ucunda Mustafa Kemal oturuyor, öbür ucunda da bu şehir ve kasabaların askeri komutanlarıyla mülki idare amirleri bulunuyorlardı.”
Milli Mücadele karşıtı gazetelerin toplatılması hakkında Mustafa Kemal Paşa’nın 23 Mart 1920‟de Ankara’dan kolordulara çektiği telgraf şöyledir: “Bilumam vilayat ve elviye-i müstakileye, mukadderatı milliğimizin kesb-i katiyet edeceği bu zamanda memleketteki ahenk-i efkârın teşeddüden muhafazasını temin için amal-i milliye aleyhinde propoğanda yapan Peyam Sabah, Serbesti, Alemdar, Bosfor, Entanet gazeteleriyle, aynı mahiyette olan bilumum Rumca ve Ermenice gazetelerin Anadolu'ya sokulmaması münasib görülmüştür. Postahanelerde sansür vazifesine memur edilenler tarafından bu hususun temin ettirilmesini arz eyleriz. Heyet-i Temsiliye Namına Mustafa Kemal”
Her cephede bütün gücüyle mücadele eden Anadolu halkı Atatürk ile birlikte kendini zafere taşımış ve cumhuriyeti kurmuştur. Bu sürecin detaylarını okumak meraklıları için çok güzeldir. Biz burada bir hususa daha değinerek yazımızı bitirelim.
Cumhuriyet kurulduktan sonra gelecek nesillere bu savaşın ve sürecin nasıl anlatılacağı konusu önemliydi. Savaş sonrasında Atatürk özellikle Fransa’dan getirttiği kameralar ile savaşın birçok sahnesini mevcut ordu birlikleri ile çektirmiş. Bir tür belgesel tadında görüntüler elde edilerek. Doğa ve doku bozulmadan gelecek nesiller nasıl bir savaş sonrası ülkenin kurulduğunu da öğrenirken bu görsellerden yararlanılması planlanmıştır. 100 yıllık tarihimizde bu görseller hem askeri hem eğitim amaçlı olarak hizmet etmeye devam ediyor.
Bu görüntüler olması idi biz Anadolu kadınlarının kağnılar ile top mermisi taşıdığını, silah fabrikalarında üretim yaptıklarını, ve daha bir çok fedakarlıklarını bilmeyecektik.