Nasıl güzel bir söz. Biz kurduk siz yaşatın diyor. Kim diyor kurucusu. Kime diyor ülkenin gençlerine.
Genç olmak 81 vilayeti olan ve 81 milyon nüfus olan bir ülke Türkiye. Son yıllarda çok dillendirilmese de dünyanın genç nüfusu en çok olan ülkelerinden biriydi. Başta ekonomik sebepler olmak üzere giderek genç nüfus azalmaya başladı. Özellikle üniversite çağındaki gençlerin eğitim için hayallerini yurt dışı süslemeye başlayınca bu sayı daha da azalıyor. Tabi ki ülkenin gençleri farklı ülkelere gitmeli. Farklı kültürleri farklı inançları farklı insanları ve farklı dünyaları keşfetmeli ki döndüklerinde ülkelerine faydası olsun.
Ama görünen öyle değil. Gidenlerin çoğunluğu geri dönmemek üzeri yurt dışına çıkıyor. Çoğumuzun ya kendi çocuklarımız ya da yakınlarımızın çocuklarını bu şekilde görmek mümkün.
Gönül ister ki bu gençlerimiz hem ülkemizde hem de yurt dışında en iyi okullarda okusunlar en iyi yerleri kazansınlar. Sonuçta ülkeye hizmet için dönsünler…
Eğitimcilerle ve devlet yönetiminde yer alan ilgili bürokratlarla birebir görüştüğümüz zaman hemen hepsinin ortak bir görüşü var. Diyorlar ki, üniversitelerin kontenjanları en azından %50 azaltılsın. Üniversitelerin kaldıramadığı yükten kurtulunsun. Azaltılan kontenjanlara harcanan para kalan öğrencilere harcansın. Akademik çalışmalara ve üniversitelerin imkanlarını iyileştirmeye harcansın. Böylece eğitim alanların kalitesi yükselsin. Alamayacak olanlar da zaman kaybetmeden meslek sahibi olsunlar. Her iki durumda da ülkemiz kazansın. Çünkü ne yapılırsa yapılsın dünyanın neresinde olunursa olunsun herkesin okuması veya üniversite mezunu olması gibi bir durum yok. Olması da zaten başlı başına bir felaket. Hayatımız çok çeşitli ihtiyaçları barındırıyor. Bu ihtiyaçların karşılığında da meslekler var. Bu meslekleri yapacak çok sayıda nitelikli ara elemanlar lazım. Bunun için okuma hevesi ve kabiliyeti olmayanların bir an önce sanat ve meslek edinmeleri sağlanarak hem ekonomiye hızlı dönüşleri sağlanmalı hem de okumak isteyenler barınma yeme içme ve burs konusunda sıkıntı çekmeden okumalılar.
Bugün bize en yakın Avrupa ülkelerine bakıldığı zaman yukarda saydıklarımızın birebir aynını görmek mümkün. Örneğin Almanya bizimle yaklaşık aynı nüfusa sahip. Teknoloji ve sanayi olarak bizden kat ve kat ilerdeler. Ama onlardaki üniversite öğrenci sayısı bizdekinin yarısı kadar. (Bu bilgiyi bizzat sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan verdi. Merkel ile bir görüşmesi sonrasında) aslında bu açından bakıldığı zaman durumumuz gerçekten çok iyi değil.
Bir ülkenin birçok sorununu zaman içinde hızlı bir şekilde kanunla bazen de zor kullanarak çözebilirsiniz. Çözülmez denilen nice sorunlar hallolur. Ama hallolmayacak tek sorun budur. Çünkü eğitim fiziksel olarak zaman ister. Vakit alır. Bu geçen zamanlarda nesiller harcanır gider. Eline bir kâğıt parçası tutuşturulan herkes kendini üniversite mezunu sanıp, donanımsız ve yeteneksiz olarak hayata atılmaya çalışır. Herkes devletten iş bekler. Oysa iyi eğitim almış gençlerin en son baş vuracağı yerler devlet işleri olmalıdır. Hem ülkemizin hem de dünyanın özel sektöründe iyi eğitim almış insanlar kapışılıyor. Biz de ise bir işe girmek için torpil bulmak tanıdık aramakla gençlerin aileleri perişan oluyorlar.
Haydi gençlerimize daha iyi bir eğitim vermek için el ele olalım…