Bugun...


ERDEM YÜCEL

facebook-paylas
İSTANBUL İÇİN 6 EKİM'İN ÖNEMİ
Tarih: 29-10-2024 02:49:00 Güncelleme: 29-10-2024 02:54:00


İstan­bul’un Fatih Sul­tan Meh­met ta­ra­fın­dan fethi 29 Mayıs 1453.
İstan­bul’un Ata­türk ta­ra­fın­dan kur­ta­rı­lı­şı 6 Ekim 1923.
Tür­kün her yö­nüy­le iki büyük dâ­hi­si; biri fet­het­ti, di­ğe­ri kur­tar­dı!

 

Kut­la­na­cak iki milli bay­ram…
Fetih ve kur­ta­rı­lış iki ayrı kav­ram­dır. Ne ga­rip­tir ki ba­zı­la­rı bu iki önem­li olayı bir­bi­ri­ne ka­rış­tı­rır­lar. Bi­ri­ne önem verip si­ya­si ya­tı­rım yap­ma­ya kal­kar­ken di­ğe­ri­ni önem­siz­leş­tir­me­ye ça­lı­şır­lar.

 

Orta Çağ ve onu iz­le­yen dö­nem­ler­de bir ül­ke­nin diğer ül­ke­yi fet­het­me­si, işgal et­me­si doğal sa­yı­lır­dı. Gü­nü­müz­de ise fetih an­la­mı­nı yi­tir­miş olup, çağ­daş si­ya­set an­la­yı­şı her­han­gi bir ül­ke­nin iş­ga­li­ni kabul et­me­mek­te­dir.

 

Fetih veya is­ti­la bir ül­ke­yi as­ke­ri güç kul­la­na­rak ele ge­çir­mek­tir. Bunu ya­pa­na da iş­gal­ci de­nil­mek­te olup, tepki gös­te­ril­mek­te­dir.

 

Bir şeh­rin kur­ta­rıl­ma­sı ise fe­tih­ten çok fark­lı bir du­rum­dur. Em­per­ya­list veya ya­yıl­ma­cı si­ya­set güden bir ül­ke­nin ele ge­çir­di­ği top­rak­la­rı, şe­hir­le­ri iş­gal­ci­ler­den geri almak kur­tu­luş­tur.

 

İstan­bul’un 6 Ekim’de em­per­ya­list güç­le­rin elin­den kur­ta­rıl­ma­sı, aynı za­man­da yıl­lar ön­ce­si fet­he­dil­me­si­ne bir yön­den anlam ka­zan­dı­ran son de­re­ce önem­li ta­ri­hi bir olay­dır.

 

Ön­ce­ki yıl­la­ra ba­kı­yo­rum pek çok si­ya­si ve basın bu an­lam­lı ola­yın üze­rin­de ye­te­rin­ce dur­ma­dı. Oysa İstan­bul’un Fatih Sul­tan Meh­met ta­ra­fın­dan fet­he­dil­me­si ne kadar önem­liy­se, Ata­türk ta­ra­fın­dan kur­ta­rıl­ma­sı da o kadar önem­li­dir. Bu­ra­da tarih bi­lin­ci, bil­gi­si ve kül­tür öne çı­kı­yor.

 

İstan­bul’un fet­hi­ni coş­kuy­la kut­la­yıp, gös­te­ri­le­re dö­nüş­tü­ren­ler ne­den­se İstan­bul’un kur­tu­lu­şu­nu gör­mez­den ge­li­yor­lar. Bazen med­ya­da haber bile ol­mu­yor, bazen de bir­kaç sa­tır­la ge­çiş­ti­ri­li­yor.


Ne kadar acı…
Ba­zı­la­rı­na sor­mak is­te­rim; 6 Ekim’de İstan­bul’un kur­tu­lu­şu ol­ma­say­dı, İstan­bul’un fet­hi­ni kut­la­ya­bi­lir­ler miydi?

 

Bu kav­ram kar­ga­şa­sı içe­ri­sin­de yeri gel­miş­ken İstan­bul’un nasıl elden çık­tı­ğı­nı ve nasıl kur­ta­rıl­dı­ğı­nı, bir kez daha yi­ne­le­mek is­te­rim.

 

I.Dünya Sa­va­şı­na Enver Paşa ve İtti­hat­çı­la­rın yan­lış si­ya­se­tiy­le giren Os­man­lı, çe­şit­li cep­he­ler­de sa­vaş­tık­tan sonra Al­man­lar­la bir­lik­te yenik düş­müş, Sevr ve Mond­ros Mü­ta­re­ke­si’nin im­za­lan­ma­sı­nın ar­dın­dan İtilaf Dev­let­le­ri İstan­bul’u işgal et­miş­ler­di. Bu işgal 13 Kasım 1918’den 6 Ekim 1923’e kadar beş yıl sür­müş­tür.

 

Mond­ros An­laş­ma­sın­dan iki hafta sonra 13 Kasım’da 22 İngi­liz, 12 Fran­sız, 17 İtal­yan, 4 Yunan savaş ge­mi­si ile 6 de­ni­zal­tı olmak üzere 61 ge­mi­den olu­şan İtilaf Dev­let­le­ri do­nan­ma­sı şehri is­ti­la etmiş, baş­lan­gıç­ta 3500 ya­ban­cı asker İstan­bul’un de­ği­şik yer­le­ri­ne ko­nuş­lan­mış­tı. 8 Şubat 1919’da iş­gal­ci­ler­den Fran­sız ge­ne­ra­li d’Es­pe­rey Ka­ra­köy’de bin­di­ği beyaz atıy­la, ar­ka­sın­da as­ker­le­riy­le Tak­sim’e doğru bir gös­te­ri yü­rü­yü­şü yap­mış­tı. Fatih Sul­tan Meh­met de şehre beyaz bir at ile gir­miş­ti; acaba Fran­sız ge­ne­ra­li ona bir na­zi­re mi yap­mak is­te­miş­ti? Bi­le­me­yiz…
Fran­sız Ge­ne­ral Dol­ma­bah­çe Sa­ra­yı’ndaki son Os­man­lı pa­di­şa­hı Vah­det­tin’in ora­dan çı­ka­rıl­ma­sı­nı ve ken­di­si­nin yer­leş­me­si­ni is­te­miş­ti. Ancak İtilaf Dev­let­le­ri yeni bir sorun çı­kar­ma­mak için onun bu is­te­ği­ni geri çe­vir­miş­ler­di.

 

İstan­bul is­ti­la edi­len­ce iş­gal­ci­ler ta­ra­fın­dan Os­man­lı te­ba­ası­na zulüm edil­miş­tir. O kara gün­le­rin ga­ze­te­le­rin­de Sü­ley­man Nazif’in “Kara bir gün” baş­lık­lı ya­zı­sı hiçte bo­şu­na de­ğil­di. Bu ya­zı­ya tepki gös­te­ren Ge­ne­ral Es­pe­ray Sü­ley­man Nazif’in kur­şu­na di­zil­me­si­ni is­te­miş­se de Malta’ya sür­gün edi­le­rek ölüm­den kur­tul­muş­tur.

 

İstan­bul 16 Mart 1920’de res­men işgal edil­miş, bu arada İngi­liz as­ker­le­ri sa­ba­ha karşı Şeh­za­de­ba­şı ka­ra­ko­lu­nu ba­sa­rak henüz ya­tak­la­rın­da olan 61 Türk as­ke­ri­ni şehit et­miş­ler­di. Bunun ar­dın­dan Har­bi­ye Mu­ha­fız Ta­bu­ru ve mu­ha­fız bir­li­ği­nin bu­lun­du­ğu kışla ele ge­çi­ril­miş, si­lah­la­rı­na el ko­nul­muş­tu. Har­bi­ye Na­zı­rı­nın üze­ri­ne silah doğ­rult­muş­tu.

 

Ger­çek­ten Sü­ley­man Nazif’in yaz­dı­ğı gibi kara bir gün baş­la­mış­tı.

Ata­türk 13 Kasım 1918’de Gü­ney­do­ğu cep­he­sin­den İstan­bul’a dön­dü­ğün­de Hay­dar­pa­şa’da tren­den inip is­tim­bo­tuy­la iti­laf do­nan­ma­sı­nın ara­sın­dan ge­çer­ken her­ke­sin bil­di­ği ünlü sö­zü­nü söy­le­miş­tir: “Gel­dik­le­ri gibi gi­der­ler.”

 


Ata­türk’ün ön­der­li­ğin­de 30 Ağus­tos 1922’de İngi­liz­le­rin ileri sür­dü­ğü Yu­nan­lı­la­ra karşı büyük zafer ka­za­nıl­ma­sı­nın ar­dın­dan; bir­kaç gün önce coş­kuy­la kut­la­nan 9 Eylül’de İzmir, 18 Eylül’ de batı Ana­do­lu iş­gal­den kur­ta­rıl­mış­tır. Büyük za­fe­re rağ­men İstan­bul başta olmak üzere Bo­ğaz­lar ve Doğu Trak­ya İngi­liz, Fran­sız, İtal­yan ve Yunan iş­ga­li al­tın­day­dı. İtilaf Dev­let­le­riy­le 11 Ekim 1922’de İsmet Paşa’nın baş­kan­lı­ğın­da ya­pı­lan Mu­dan­ya Mü­ta­re­ke­si’nden sonra sıra Trak­ya ve İstan­bul’un kur­ta­rıl­ma­sı­na gel­miş­ti. Ata­türk “Türk or­du­la­rı he­de­fi­ne ulaş­ma­dan dur­maz” de­miş­ti. Bunun üze­ri­ne İtalya, İngil­te­re ve Fran­sa ile dip­lo­ma­tik gö­rüş­me­ler baş­la­mış­tı. İngi­liz­le­rin di­ren­me­si­ne kar­şı­lık di­ğer­le­ri Ata­türk’ün is­te­ği­ni kabul ede­rek Meriç’e kadar Trak­ya’nın Türk­le­re bı­ra­kıl­ma­sı­na karar ver­mek zo­run­da kal­mış­lar­dır.

 

Ata­türk 6 Ekim’e kadar Trak­ya ve İstan­bul tes­lim edil­me­di­ği tak­dir­de Türk as­ke­ri­nin yü­rü­ye­ce­ği em­ri­ni ver­miş­tir. Yal­nız kalan İngi­liz­ler 5 gün di­ren­dik­ten sonra Ata­türk’ün is­te­ği­ni kabul etmek zo­run­da kal­mış­lar­dır. 11 Ekim 1922’de im­za­la­nan Mu­dan­ya an­laş­ma­sıy­la Doğu Trak­ya’nın, Edir­ne dâhil Türk­le­re bı­ra­kıl­ma­sı­na karar ve­ril­miş­tir.

 

İsmet Paşa Lozan’a gi­der­ken İstan­bul ve Bo­ğaz­lar İngi­liz­le­rin kont­ro­lün­de bu­lu­nu­yor­du. Türk or­du­su Ça­nak­ka­le’den ha­re­ket et­miş­ti, İngi­liz Hü­kü­me­ti Ge­ne­ral Char­les Ha­ring­ton’a Türk or­du­su­na ateş aç­ma­sı em­ri­ni ver­me­si­ne rağ­men ge­ne­ral bu emre uy­ma­mış­tır.

 

24 Tem­muz 1923’de im­za­la­nan Lozan Ant­laş­ma­sın­dan 6 hafta sonra Ata­türk Rafet Paşa’yı (Refet Bele) İstan­bul’a gön­der­miş o da yö­ne­ti­me el koy­muş­tur. 2 Ekim 1923’de İtilaf Dev­let­le­ri son bir­lik­le­ri­ni çek­miş, Refet Paşa İstan­bul hü­kü­me­ti­nin yap­mış ol­du­ğu bütün an­laş­ma, söz­leş­me ve mali hü­küm­le­rin ge­çer­siz ol­du­ğu­nu ilan et­miş­tir. Bun­dan sonra TBMM adına İstan­bul’da müt­te­fik­le­rin de­ne­ti­min­de­ki Türk po­li­si­nin yö­ne­ti­mi­ni geri al­mış­tır. Müt­te­fik­le­rin kur­muş ol­du­ğu Ge­çi­ci Mali Ko­mis­yon, Karma Mah­ke­me ve Posta Telg­raf üze­rin­de­ki ya­ban­cı de­ne­ti­mi­ne son ve­ril­miş­tir. Ay­rı­ca Türk hü­kü­me­ti adına saray yö­ne­ti­mi­ne de el ko­nul­muş­tur. Şükrü Naili Paşa ko­mu­ta­sın­da­ki 3.​Ko­lor­du­yu da halk büyük coş­kuy­la kar­şı­la­mış­tır. O gün­den bu yana İstan­bul’un kur­tu­lu­şu bay­ram ola­rak kut­la­nı­yor. Ata­türk’ün si­ya­si de­ha­sıy­la kur­şun atıl­ma­dan İstan­bul iş­gal­den kur­ta­rıl­mış olu­yor­du.

 

İstan­bul’un kur­tu­lu­şu­nun yakın ta­rih­ler­de hep geri plana atıl­ma­sı in­sa­na üzün­tü ve­ri­yor. Di­le­riz 6 Ekim’de İstan­bul’un kur­tu­lu­şu çok daha gör­kem­li ve coş­ku­lu bir şe­kil­de kut­la­nır.

 

 



Bu yazı 872 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YUKARI