Sevgili Okurlar, özellikle son dönemlerde piyasada yaşanan dalgalanmalar sonucunda konut ve çatılı işyeri kiralarında kiraya verenlerin kira bedelinin artırılmasını talep etmesi, bu taleplerin de kiracılar tarafından kabul görmemesi sebebiyle kiraya verenlerin tahliye davası açtıklarına sıkça şahit olmaktayız. Söz konusu tahliye davalarının kiraya verenler tarafından açılabilmesi için 6089 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda sınırlı haklar tanındığından kiraya verenler tarafından tahliye taahhütnamesi alınması sıkça başvurulan bir yöntem haline gelmiştir. Ne var ki önümüze gelen uyuşmazlıklardan da gördüğümüz üzere sıklıkla emlakçılar tarafından “doldurulan” tahliye taahhütnamelerinin pek çoğu üzülerek söylemeliyim ki geçersizdir.
Bu nedenle tahliye taahhüdünün hukuki niteliği ve geçerliliği konusunda kısaca bilgi vermek istiyorum.
TAHLİYE TAAHHÜTNAMESİ VE HUKUKİ NİTELİĞİ
Tahliye taahhütnamesi en geniş tanımı ile kiracı tarafından taşınmazın belli bir tarihte tahliye edileceğine dair kiraya verene yazılı olarak üstlenmesidir. Bu husus TBK’nın 352. maddesinin 1. fıkrasında ele alınmıştır:
“Kiracı, kiralananın teslim edilmesinden sonra, kiraya verene karşı, kiralananı belli bir tarihte boşaltmayı yazılı olarak üstlendiği hâlde boşaltmamışsa kiraya veren, kira sözleşmesini bu tarihten başlayarak bir ay içinde icraya başvurmak veya dava açmak suretiyle sona erdirebilir.”
TAHLİYE TAAHHÜDÜNÜN
GEÇERLİLİK ŞARTLARI
Tahliye taahhüdünün kanun kapsamında aranan geçerlilik şartları açıkça belirlenmiştir. Bunlar:
Taahhüdün yazılı olması
TBK’da kira sözleşmesinin şekline ilişkin bir kısıtlama yer almamakla birlikte tahliye taahhüdüne ilişkin şekil şartı aranmaktadır. Bu kapsamda taahhüdün adi yazılı şekilde yapılması yeterli görülmüştür. Kiracı’nın imzasının kendisine ait olmadığını ileri sürmesi ihtimalini bertaraf etmek için taahhütnamenin noter vasıtası ile düzenleme şeklinde yapılması da mümkündür. Kiracı’nın birden fazla kişi olması halinde ise taahhüdün tüm kiracılar tarafından söz konusu şekil şartına uyularak verilmesi gerekmektedir. Aksi halde taahhüt hüküm ifade etmeyecektir.
Taahhüdün Kiracı’nın kiralananı belirli bir tarihte boşaltmayı üstlendiğine dair bir beyan içermesi.
TBK’nın tahliye taahhüdüne ilişkin maddesi uyarınca Kiracı veya yetkili temsilcisi vasıtası ile akdedilmiş olan tahliye taahhütlerinde tahliye tarihinin belirtilmiş olması şart koşulmuştur.
Değinilmesi gereken diğer bir husus ise, tahliye taahhüdünde yer alan gerek imza gerek ise tahliye tarihlerinin boş bırakılarak matbu metne imza atılmasıdır. İşbu boşlukların sonradan doldurulması her ne kadar geçersiz olsa da işbu hususun ispat edilmesi bizzat kiracıya aittir. Hal böyle iken, bu hususun kiracı tarafından ispatlanamadığı durumda taahhütnamenin geçerli olduğu kabul edilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.09.2021 Tarih ve 2017/975 E. 2021/1108 K. sayılı ilamı).
Taahhüdün kiralananın Kiracı’ya teslim edilmesinden sonra verilmiş olması.
Ayrıca belirtmem gerekiyor ki kira sözleşmesinden önce verilen tahliye taahhütleri ve hatta kira sözleşmesi yapılmış olmakla birlikte kiralananın kiracıya tesliminden önce yapılmış olan tahliye taahhütleri geçersiz kabul edilmektedir. Kanun koyucu açık bir biçimde tahliye taahhütlerinin geçerli olmasının kiralananın teslim edilmiş olması şartına bağlı kılmıştır. Bu kapsamda yine tahliye tarihinde olduğu gibi taahhütname imza tarihinin boş bırakılması ve sonradan doldurulması durumları ile sıkça karşılaşılmaktadır. Bu kapsamda Yargıtay’ın içtihatlarında ispat yükünün Kiracı’da olduğunu ve mevcut durumu ispat edememesi halinde sonuçlarına katlanması gerektiği belirtilmiştir. Diğer taraftan, Kiracı’nın baskı ve cebir altında mevcut taahhüdün imzalatılmasını takiben irade sakatlığı nedeniyle TBK’nın 39. maddesi uyarınca taahhüdün iptali talebinde bulunma hakkı mevcuttur. Söz konusu iptal taleplerinde dikkat edilmesi gereken en önemli husus ise kanunen şart koşulmuş olan bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde talepte bulunulması gerektiğidir.