Emeklinin haline nargilenin keyfini süren, sosyo-ekonomik ayarımızı bozan, örf, adet, gelenek ve göreneklerimizi yozlaştıran, önümüzdeki 10 yıllarda bizi azınlık olarak görebilecek seviyede üreme iştahında olan; göçmen mi, sığınmacı mı, savaş kaçkını mı, ne idiğü belirsiz ve sürekli bizim imkanlarımızı kullanarak semrilen taife bile gülüyor.

Açıkça söyleyin de bilelim. Aldık vergi ve primlerinizi, artık sizi besleyecek durumda değiliz mi diyorsunuz? Şansınız varsa; kiracısınızdır, ev sahibi ile kira artışı tartışması yaparken kalp krizinden, ödeyemediğiniz fatura ve borçları düşünürken oynayan tansiyon, şeker ayarlarına bağlı organ yetmezliğinden, düşüne düşüne kanser olduğunuzda alamadığınız tedavi ve ilaçlardan dolayı geniş zamanlı da ölebilirsiniz mi diyorsunuz?

Hazır seçimler bitti. Lazım olan oyu da henüz hayattayken verdiniz. O bakımdan tahsilatımızı da yaptık. Bir daha ki seçime kadar kim öle kim kala mı diyorsunuz?

Nasıl olsa denizler ve kerizler bitmez. Rahatız mı diyorsunuz yani?

Ne diyelim: "Allah rahatlık versin!"

Unutmayın ki siyasiler; biz tahtıravellinin bir ucunda oturduğumuz için, siz diğer ucunda bize öyle yukarıdan bakıyorsunuz. Biz ayağa kalktığımızda, yukarıdan düşüşünüz çok hızlı olacaktır.

Bence hala yukarılarda bir yerlerde dururken, aşağıya bir bakıp irtifanızı kontrol edin!

Necip Fazıl'ın zaviye hesabını da hep akılda tutarak, hep birlikte gerekeni ivedilikle yapın. Allah'ın rahmeti yağmur bile yağdığında, her yere yağar... Vicdan terazisi yok mu yüreklerinizde!

Günleriniz aydın, haneleriniz bereketli olsun. Bedeninizden sağlık, yüreğinizden merhamet eksilmesin. Gülün. Gülmek en devrimci eylemdir.

Sevgi ve selam...

turhanbal@gmail.com