Bugun...


ERDEM YÜCEL

facebook-paylas
KUZGUNCUK'UN HAVAGAZI FENERLERİ VE HAVAGAZI
Tarih: 27-04-2023 18:43:00 Güncelleme: 27-04-2023 18:48:00


Kuzguncuk Nakkaştepe’deki köşkte geçirdiğim çocukluk yıllarımda, komşularımızda yaşıtlarım olmadığından tek başına bahçemizde hayali oyunlar oynamakla yetinirdim. Ağaçların altında bazen kendimi Afrika’da bir avcı, bazen de Kızılderililer ile savaşan bir kovboy olarak görürdüm. Büyüklerimi kandırdığımda da; karşımızdaki Seyran Tepe’nin önünde uzanan Porto’nun bostanlarının sonundaki domuz çiftliğinin duvarının üzerine oturarak domuzları seyrederdim. O günlerde en büyük zevkim de domuzları seyretmekti. Akşam hava kararırken, Nakkaştepe’yi aydınlatan havagazı fenerlerini yakan fenerciyi izlerdim.

 

II. Dünya Savaşı’nın sıkıntılı günlerinde Kuzguncuk’ta elektirik vardı. Ancak Nakkaştepe Caddesi’ni havagazı fenerleri aydınlıtırdı. Adı caddeydi ama bozuk, taşlı, engebeli bir yoldu. Bu yüzden azda olsa motorlu taşıtlar zorunlu olduklarında pek seyrek geçerlerdi. O caddede (!) belirli aralıklakla sıralanmış havagazı fenerleri yolun sonuna kadar devam ederdi. Demir direkler üzerine camlı fenerler soluk bir ışıkla etrafı aydınlatırdı. Havagazının ne zaman geldiğini bilmiyorum ama bizim köşkte eski sahibinden arta kalmış bir yığın camlı, fenerler vardı. Anlaşılan herkes geceleri bu fenerlerle dışarı çıkmışlardı. Hava kararmaya başladığında caddenin başlangıcındaki Marko Paşa ve Ali Fuat Cebesoy köşklerinin başladığı yerden elinde madeni bir sopanın ucunda yanan ışık ile fenerci ortaya çıkar, fenerlerin altında durarak, sopayla kapaklarını açar ve oradaki fitili ateşlerdi. Benim de hava karardığında en büyük zevkim havagazı fenercisinin aşağıdan yukarıya kadar bütün fenerleri aydınlatılmasını seyretmekti. Evdekiler de fenerci geldi artık akşam oldu derlerdi.

 

 O yaşlarda fenercinin nereden geldiğini, havagazının ne olduğunu bilmezdim. Aynı zamanda evlerde havagazı vardı ve onlarla mutfaktaki işler halledilirdi. Havagazı tesisatının olmadığı evlerde ise tulumbalı gaz ve ispirto acakları kullanılırdı.

 

Aradan yıllar geçip, bazı şeyleri öğrenmeye başladığımda; havagazcının Kuzguncuk ile Beylerbeyi arasındaki gazhaneden geldiğini öğrenmiştim.

 

Sultan Abdülaziz’in (1861-1876) batı özentisiyle yaptırdığı ve Osmanlı ekonomisini çökerten saraylardan Beylerbeyi Sarayını. Balyan ailesinden Serkis Balyan 1863-1865 yıllarında yapmıştır. Sarayın aydınlatılması içinde yakınına gazhane ve havagazı tesisi kurulmuştu. Sarayın üretim fazlası havagazı da çevrenin aydınlatılması için satışa sunulmuş... Kuzguncuk, Beylerbeyi ve Üsküdar’a kadar uzanan oldukça geniş çevrede bu gazhanenin havagazından yararlanmıştır.

 

XIX. Yüzyılın gelişmiş şehirlerinde havagazı; ısınma, aydınlanma ve mutfaklarda kullanılmak üzere kömürden sağlanan bir gaz yakıttır. Bunları imal eden tesislere gazhane ve havagazı fabrikası ismi verilmiştir. Bileşik değişkenlik gösteren bu yakıt hidrojen, karbon monoksit, metan, uçucu hidrokarbonlar, az miktarda karbon dioksit ve azottan oluşmaktadır. 

 

Dünyada ve Türkiye’de doğalgazın kullanılmaya başlamasına kadar havagazı kullanılmıştır.

 

Kuzguncuk’taki gazhaneden ayrı olarak şehrin bazı yerlerinde havagazi tesisleri yapılmıştır. Bunların başında Yedikule Havagazı Fabrikası (Yedikule Gazhanesi) 1887’de, Kadıköy Kurbağalıdere’de 1891’de Havagazı Fabrikası kurulmuştur. Toplumun yararına üretilen havagazı tesisleri 1945 yılına kadar İETT tarafından üretilerek yönetilmiş, tahsilâtı yapılmış ve 1993 yılına kadar işlevini sürdürmüştür.

 

Havagazı tesislerinin mimari ve sanat tarihi yönünden önemi vardı. Ne yazık ki, İstanbul’da İnönü Stadyumu’nun yanındaki gazhane, Ankara’daki Maltepe Havagazı Fabrikası yıkılarak ortadan kaldırılmıştır. Yedikule’deki yapı özelliğini yitirmiştir. Yalnızca İzmir’de 1862’de Fransız Laidloux-Sons şirketince 1862’de yapılan, şehrin havagazı ile aydınlatmasını sağlayan Alsancak’taki Havagazı Fabrikası 2007-2008 yıllarında İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilmiştir. İstanbul Kadıköy’deki Hasanpaşa Gazhanesi’de 2021 de kültür merkezine dönüştürülmüştür. 

erdemyucel2002@hotmail.com

 



Bu yazı 1455 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YUKARI