Bugun...


ÇAĞLA AÇIKGÖZ

facebook-paylas
Önce zaferi çağırdık sonra kazandık
Tarih: 03-09-2023 15:45:00 Güncelleme: 03-09-2023 15:45:00


2018’de yaptığım Avrupa Turu’nda duygularımı nasıl güzel ifade edebiliyormuşum. Sanırım ülkece son iyi günlerimizin sonlarıydı.

İcimi isitan her seyden uzağa, soğumaya diye ciktigim bir yolculuktu baslarda. Her zaman ilgimi ceken birkac gulus birkac ses duydugumu ve kabugu sobada isinmis portakal kabugu kokusu almaya basladigini farkettim. Her birinin siyrilan ici baska bir macera,baska bir heyecan baska bir hevesti. Yol boyunca ikiyken  birbenbire 5 atan kalbimiz yesilin en guzel tonlariyla tanisiyordu gunden gune. Bazen sehirlerin bomboşluğuna bile kapılmış gülümsüyorduk. Bazen de ben bir köşede gülümseyenleri izliyordum güzel güldükleri için. Öyle ya da böyle kocaman otobüste kavanoza yeni sıkıştırılmış incir reçeli gibilerdi benim için. Mevsiminde gelen, mevsiminde güzel. Yarı uyanık huysuzluklarımızla yolculuğumuzu yarıladık. Bu zamana kadar cebime attığım kırgınlıklarımın hepsini baska seslerin, baska nefeslerin oldugu yerlere bırakarak devam ediyorum. Belki her ters düz olduğunda her şeyi daha güzel, daha güçlü gösteren kar kürelerimin yardımı da dokunuyordur. Otobüste uzanan “merhaba” eli; kahve sohbetlerine, gemi maceralarına, Bari’de iki güzel çocuğun çeşmede yıkanıp bize gösterdikleri saf duygulara, Vatikan’da hayallerini gerçekleştiren küçük afacan çocuk bakışlarına, Roma’da gözlerimiz kapalıyken havada süzülen birkaç demir paraya, bir adamın kemanından çıkan müziğin kafamda uyandırdığı Cemal Süreya dizesine, Antibes’te balkon sefası yaparken Bodrum sabahlarında hep beraber toplandığımız aile kahvaltılarına, Barcelona’da yaşanan hırsızlıkta 93 yaşında hayatını kaybeden büyükanneannemin içimizde yarattığı “zaten çok yaşlıydı ama yine de bizimle kalsaydı” hissine, Paris’te marketin önünde gördüğümüz cilveli bıcırığın flört dönemimdeki halime, akşamına yaşadığımız her şeyin keyfe kedere dönüştürdü. Sonrasında çok zor bulunan tesadüfler devam etti ve eklene eklene devam ettik yolumuza. Sokakta müzik yapanların bir gülümsemesi, balona dönmüş ayaklarımızın ve gözlerimizin üstüne buz koyuyordu. Telefonum kendine bırakılan selfielerin haddinin hesabının olmadığı, sanki yıllar öncesinde yaşanmış gibi dönüp baktığımız toplu fotoğraflarımızın biriktiği bir ev olmuştu. Aralarda özlemlerimizin de serpiştirildiği kaybolmuş bir hayat gibi bana bakan. “Bu fotoğraf nasıl olmuş?” diye sorulduğunda kötü diyemeyeceğim kadar çok sevdiğim insanlarla birlikteyim bu yolda. Bazen herkesin uyuduğu anlara denk getirip bakıp bi ufak gülümsediğim. Günlerce düzgün beslenmeden Prag’a gidip, hiç ummadığı bir anda koskoca bir surat hamburger yiyen 5 hamburger surat şimdi gecenin tam da 4ünde kontrol noktasında, içinde bulundukları yıpranmış,tükenmiş duruma rağmen kıkır kıkır gülüyordu. Ben Budapeşte’de ayaklarım crocsa sığmıyor diye otobüse geçip sessiz sessiz ağlarken bile düşündüğüm en azından biz bizeyiz oldu.
Günler git gide kısalıyor...
Hepimizin aynı tişörtleri giyip sokakta gezdiği o komik anlar şimdi sanki yıllar önce yaşanmış güzel anılar gibi. Çimlerde parande atan küçük kız sanki şimdi yine kendi kafasındaki yaşama geri dönüyor. Bir yanım evim dediğim otel koşuşturmalarını, odam dediğim koltuğumu, nerde olduklarını göremeyince bu kadar kısa sürede alışıp telaşlanacak kadar canım dediklerimi gece gündüz görmeyi çok özleyecek. Diğer yanım balıkların ucundan kaçtığı serseri misina. Gözümü kapattığımda gündüzün minik dalga taneciklerinde, gecenin yakamozunda bindiğimiz vapuretto huzuru geliyor aklıma. Sanki Adriyatik büyüsü hiç olmamış gibi. Elimize kolumuza konan kuşların cesareti içimizde kaç kişide vardır diye düşünmeden de edemiyorum. Gülüşüyle hatırladığımız, gidenler de vardı içimizde. Yosuna basıp suya düşen de. Ben bu yolculukta sevgiye basanlardan olduğum icin mutluyum. Bazen doğru butonu bulmanın ne kadar da büyük bir şans olduğunu anlıyorum.

Bundan sonraki rota sonsuzluğa olsun...

Umudunu kaybettiğimde kendime hatırlattığım bir yazımı paylaşmak istedim bu ay.

Farkettim ki gezmek ve keşfetmek bana iyi geliyor. Gezmek ve yeni yolculuklara çıkmak için gerekli maddi manevi koşulları sağlamak için çabalamakta bizim payımıza düşen. Ağlanıp sızlanmaktansa kalkıp elimizdekilere sahip çıkıyoruz. Biz Atatürk gençleriyiz ve vageçmiyoruz.

“Zafer, zafer benimdir diyebilenlerindir.”

Önce zaferi çağırdık, sonra kazandık.

İyi ki vardın Ata’m, Allah iyi ki seni bizim yolumuza çıkarttı.


30 Ağustos zafer bayramımız kutlu olsun.

 



Bu yazı 869 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YUKARI