Bugun...


AYDIN COŞKUNTÜRK

facebook-paylas
Kim harami şengen mi yengen mi?
Tarih: 20-07-2023 10:08:00 Güncelleme: 20-07-2023 11:09:00


Amerikan gümrüğünde gümrük memurları kendi aralarında yarışıyordu: Bir tanesi şu adam İngiliz ve temiz bir adam. Valizini açınca göreceksiniz dedi arkadaşlarına. Valiz açıldı; diş fırçası, parfümü tamamdı ve üç adet don çıktı. Memur sordu: Niye üç adet. Bir hafta kalacağım, yeterli dedi adam.


Bir başkasını gözüne kestirdi gümrük memuru. Yolcu Alman ve düzgün giyimliydi. Valiz açıldı; sabun, diş fırçası ve beş adet don. Bir hafta kalacağım dedi yolcu. Gümrük Memuru gülümsedi. Bu yolcu da sınıfta kalmıştı. O anda bir Fransız adam giriş yaptı. Hijyen malzemesi tamam ve bir hafta kalacaktı ve yedi adet don çıktı valizden. Yolcu; pazartesi, salı, çarşamba haftanın her günü için yanında bir don getirmişti. Fransa adına güzel bir olaya imza atmıştı. Gümrük memurları hijiyene verdiği öneme teşekkür ettiler ve son bir yolcu daha alalım yeter dediler. O sırada bir Arap giriş yaptı ve valiz açıldı. O da ne tam oniki adet don. Memurlar şokta. Bravo temiz insan. Helal olsun filan dediler ve Arap yolcuya sordular ne kadar kalacaksın ki yanında oniki don getirdin? Arap yolcu bir yıl kalacağım; yani  Ocak, Şubat, Mart, Nisan diye saymaya başladı!


YURT DIŞI NASIL BİR YER


Biz ülke olarak yurtdışına pırlanta veririz. Daha çok batı ülkelerine elimizle yetiştirdiğimiz pırlanta dedim ama daha da değerli insanları, Avrupa ülkelerine kaptırırız. Ortadoğu’nun çöplerini alır, baş tacı ederiz. Son alınan kararlarla Türkiye dünyanın suçlular merkezi haline getirildi. Kısaca parası olan suçlular kolayca Türk vatandaşı olabiliyor. Nerede beş para etmez takımı varsa bizim ülkemizde. Gelir; vergi yok, pasaport yok, bilet yok. Buraya gelince elektrik parası yok,  su parası yok, yer içer, beş tanede çocuk yapar, çalışmadan maaş alır. Bu ülke evladının zor bela ödediği vergilere, bitarafını devlete dayar; on dönüm bostan yaşar avantadan.


AVRUPA NE DİYOR

Şimdi biz Avrupa’ya gitmeye kalksak; Schengen (Şengen, Türkçe böyle söyleniyor) almak istesek önce şunu bilin altı ay işlemleriniz sürecek. Şu sorulara hazırlıklı olun daha gitmeden. Sorulacak: Niye gidiyorsun? Türkiye’de tapun var mı? Ev, arsa, tarla tapularını getir. Bankalarda kaç paran var? Belge getir. Sigortanı yaptırdın mı? Kimin yanında kalacaksın? Belge getir. Kaç gün kalacaksın? Gidiş dönüş biletini göster. Kaç tane yabancı dil biliyorsun?
Hangi üniversiteyi bitirdin? Bunlar sadece kısa bir süre için kalacaksan geçerli, yoksa o ülkeyi belgeselden izlersin.


Komşu Bulgaristan parası Leva; 15 Türk Lirası. yani liranın onbeş katı daha değerli. Ayrıca Euro’da kullanıyorlar. Nüfus 8 milyon. Komşu Bulgar’a gidelim dersen bu o kadar kolay değil. Adamlar ortak pazar üyesi. 100 Leva 1500 Lira yapar. Geliyor Edirne’ye bagajı doldurup gidiyor. Sen 100 Lira ile Edirne’de öğle yemeği yersen akşam yemeği için Selimiye Cami önünde mendil açarsın. Diğer komşu Yunanistan. Euro kullanıyor. Nüfus on milyon yok. Komşuları topla İstanbul etmez ama paraları altın değerinde.

KOMİK AVRUPALILAR


Norveç’te Balıkçılık Bakanlığı var. Benim canım ülkemde Orman ve Tarım Bakanlığına bağlı Denizcilik Genel Müdürlüğü var. Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemde Denizcilik Bakanlığı yok. Belki de bakanlıktan yana tasarruf yapıyoruz. Benim aklım ermiyor!
Konuyu dağıtmayalım, Norveç Balıkçılık Bakanı (Adamlarda balığın bakanı var) manitasını alıp İran’a ve Çin’e gidiyor. Bir güzel tatil yapıyor ve kıyamet kopuyor. Niye mi yanında devletin ona verdiği cep telefonu var diye. Sen misin devletin cep telefonu ile tatile çıkan? Vay vay vay şu Norveçliler. Ne cahil insanlar. Zavallı bakan istifa edip, kurtulduğuna dua ediyor. Sevgili Norveç Balık Bakanı Türkiye saati ile 19.00’da Türk haber bültenlerini seyret moralin düzelsin. Türkiye’de siyasetçi o telefonla dünyayı gezer, birde yetmezmiş gibi o faturayı devlete ödetir. Hem de milyonluk faturayı (Hatırlayın bakalım). Norveçli Bakan gel, Türkiye’ye moralin düzelsin. Bizde devletin araçları siyasetçinin yedi sülalesini yıllarca gezdirir. Araç devletle tanışmadan hurdaya çıkar. Birde kasetlerimiz var ki Oscar’a aday olacak gibi.
Necip Fazıl’ın Sakarya Türküsünde şöyle der: HERŞEY  AKAR.  SU, TARİH, İNSAN  VE FİKİR. OLUKLAR ÇİFT. BİRİNDEN NUR AKAR. BİRİNDEN KİR.
Kimin oluğundan nur, kimin oluğundan kir aktığına siz karar verin!


ŞU AVRUPALILAR 


Hakkında kamu malını kötüye kullandı diye dedikodu çıkan Fransa İletişim Bakanı Alain Cargnon hemen istifa etmiş. Soruşturmayı kolaylaştırmak için demiş. Özel hastaneden rüşvet aldı diye konuşulunca, ispatlanmadığı halde hemen istifa eden Tokyo Valisi Naoki İnose şüphe bile yeter demiş. İsveç Ulaştırma Bakanı Maria Boralius evinde sigortasız dadı çalıştırdığı için istifa etmiş.

Şimdi bizimkiler birbirlerine Gavur, PKK’lı, Ermeni, Kafir, Fetocu, Yahudi, Hıristiyan, Zındık bunlar ahlaksız, terbiyesiz derler ama istifayı bırak özür dileyen çıkmaz. Daha sonra sosyal medyada hocalara  sorarlar: Hocam siz ne dersiniz bu duruma? Hocalarımız devreye girer; bu kafir, bunun içine Cin girmiş diye buyurur. Bu Cin niye hep Müslümanlara giriyor. Hadi buyurun bakalım; Cin girdi. Giren  Cin miydi, bu Cin nereden girdi, ne zaman, nereden çıkacak ve daha kötüsü bu Cini mutlaka hoca çıkaracak. Hoca Cini çıkarırken ulan şu Cin içimde kalsaydı diye dua edeceksin. Ya kadın olsaydın; o Cin çıkana kadar başına neler gelecek… Ne sen sor, ne ben söyleyeyim.


BAŞIMDAN GEÇEN


Bir anım aklıma geldi. Müşterim olan son derece dindar olarak bildiğim bir Hoca Efendi ile Fatih’te bir mekana bakmaya gittik. Navigasyon beni arka sokaklara attı. Bir ara trafik sıkıştı ve kapalı bir mekandan Arapça sesler geliyor. Yanımdaki Hoca Efendi, her lafın sonunda amin diyor. Yanlış anlamasın diye bende amin demeye başladım. Hoca amin, ben amin derken trafik açılır gibi oldu. Tam o sırada gooooolll diye bir ses geldi. Bir Arap kanalında futbol maçı seyrediyorlarmış, spiker Arapça maçı anlatıyor, yanımdaki hoca spikere amin dedikçe, bende amin diyorum. Hocanın ne önemli bir din adamı olduğunu o gün anladım.


TİLKİ ETİ


Tilki ormanda yavrusunu gezdiriyor ve uzaktan en yakın köyü gösteriyordu. Yavrusuna bak oğlum burada insanlar yaşıyor. Geçen gün sana getirdiğim tavuğu bu köyden çaldım. Sende bu köyün bütün evlerinin bahçelerinde bulunan kümeslerden tavuk çalacaksın ama sakın köyün Camii Hocasının tavuğunu çalma. Açlıktan öleceğini bilsen yine de köyün Camii Hocasının kümesinden uzak dur der. Yavru tilki tamam anladım ama sebebi ne, niye bu kadar korkuyorsun Hocadan der. Anlatayım der baba tilki. Sen ondan tavuk çalarsan bu Hoca tilki eti yemek sevaptır, tilki eti çok faydalıdır diye bir fetva verir, bu köylüde inanır, yedi sülalemizi yok ederler.


RAHİBİN KUŞU


Kilisenin bahçesinde Rahip, bir sağa bir sola koşuyor ve havaya bakıyordu. Kendisine Afrika’dan hediye gelen bülbül kadar güzel sesi olan özel kuşu kayıptı. Dayanamadı ve tüm kilise personelini bahçede topladı. Bir kurnazlık düşündü. Sert bir ses tonu ile kimin kuşu var diye bağırdı? Tüm erkekler öne çıktı. Yahu yanlış anladınız, kuşu güzel ve sürekli öten var mı dedi? Bu sefer genç erkek personel bir adım daha öne çıktı, yaşlılar bekledi. Arkadaşlar kuşu gören var mı? Bu sefer kadınlar öne çıktı. Rahip bu defa başkalarının kuşunu gören var mı?
Kadınların bir kısmı öne çıktı. Rahip çıldırır. Yahu size soruyorum, benim kuşumu gören var mı? Erkekler arka tarafa geçerken, kadınların hepsi en öne çıktılar.



BİR TOPLUM GÜCÜNÜ, İNSANLARIN CEHALETİNDEN SAĞLIYORSA ER YA DA GEÇ YOK OLMAYA MAHKUMDUR.   

         

Saygılarımla…

 

aydincoskunturk@gmail.com

 



Bu yazı 2468 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YUKARI