Bugun...


ERDEM YÜCEL

facebook-paylas
ESKİ İSTANBUL'DA DALYANLAR
Tarih: 03-07-2022 21:26:00 Güncelleme: 03-07-2022 21:26:00


Bu­gün­kü Bo­ğa­zi­çi’nde bir za­man­la­rın dal­yan­la­rın­dan hemen hiç biri kal­ma­mış­tır. On­la­rın ye­ri­ni Ege ve Ak­de­niz’de kı­yı­la­rı ka­pa­tan balık çift­lik­le­ri al­mış­tır. Oysa bir za­man­lar dal­yan­lar Bo­ğaz­da be­lir­li usul­ler doğ­rul­tu­sun­da ku­rul­muş­lar­dı. Bo­ğaz­da dal­yan­lar balık sü­rü­le­ri­ni göz­le­mek ama­cıy­la ku­rul­muş­lar­dı. Bunun için kıyı bo­yun­ca deniz ta­ba­nı­na ça­kıl­mış ka­zık­lar ara­sı­na ge­ril­miş,1 metre yük­sek­li­ğin­de olan ağ­lar­dan küçük bö­lüm­ler ve ko­ri­dor­lar dü­zen­len­miş­tir. Ka­zık­lar üze­rin­de, deniz se­vi­ye­sin­den 4 metre yük­sek­li­ğin­de­ki bir yere otu­ran göz­le­yi­ci balık sü­rü­le­ri­nin ge­li­şi­ne göre kı­yı­da­ki ba­lık­çı­la­ra işa­ret verir, onlar da dal­ya­na giren ba­lık­la­rın çı­kış­la­rı­nı ön­ler­ler­di.

Dal­yan­la­rın Şira, Kur­tağ­zı, Ka­pas­ti, Kırma dal­ya­nı gibi ku­ru­luş­la­rı­na göre isim­le­ri vardı. İstan­bul’daki dal­yan­lar Ga­rip­çe dal­ya­nı, Fil­bur­nu dal­ya­nı, Bü­yük­de­re dal­ya­nı, Ye­ni­köy dal­ya­nı, Fe­ner­bah­çe dal­ya­nı şe­hir­de­ki diğer ünlü dal­yan­lar gibi isim­ler al­mış­lar­dı. Ne yazık ki gü­nü­müz­de bun­la­rın hiç bi­ri­nin kal­ma­dı­ğı­nı be­lirt­me­li­yim. Eski gün­le­rin dal­yan­la­rın­da or­ki­nos, torik, ko­fa­na, us­kum­ru, lüfer gibi ba­lık­lar ele ge­çi­ri­lir­di. Bazen kı­lıç­ba­lı­ğı­nın da dal­ya­na gir­di­ği olur­du.

Dal­ya­nın ku­rul­ma­sı ve kal­dı­rıl­ma­sın­da ba­lık­çı­lar bir­lik­te ha­re­ket eder­ler­di. Dal­yan ku­rul­ma­sı büyük bir sabır ge­rek­mek­te­dir. Direk üze­nin­de otu­ran göz­cü­nün sa­at­ler­ce ba­lık­la­rı bek­le­yi­şi hiç kolay de­ğil­dir. Mev­si­me göre Ku­zey­den gelen balık sü­rü­le­ri­nin sona er­me­siy­le, daha çok Ha­zi­ran son­la­rı­na doğru imece usu­lüy­le dal­yan bir da­ha­ki mev­si­me kadar sö­kü­lür­dü.

Eski İstan­bul’da ba­lık­çı­la­rın uy­ma­la­rı ge­re­ken bazı ku­ral­lar vardı. Dal­yan­lar­da tu­tu­lan ba­lık­lar ve diğer deniz ürün­le­ri ka­yık­lar­la Ba­lık­ha­ne­ye ge­ti­ri­lir­di. Ba­lık­ha­ne­de­ki mad­ra­baz­lar her yıl yüz elli kuruş, ge­dik­li mad­ra­baz­lar ise yedi buçuk kuruş tez­ke­re harcı ve­rir­ler­di.

Ge­dik­li taze ba­lık­çı es­na­fı midye, is­ti­rid­ye gibi deniz mah­sul­le­ri­nin deniz al­tın­da­ki tar­la­la­rı­na el koy­muş­lar­dı. Bu tar­la­lar Sa­ma­ya’dan Ru­me­li Ka­va­ğı, Fe­ner­bah­çe’den Ana­do­lu Ka­va­ğı kı­yı­sı­na kadar dokuz yer­dey­di­ler. Ge­dik­li ba­lık­çı­lar­dan baş­ka­sı ka­buk­lu deniz mah­su­lü av­la­ya­maz ve sa­ta­maz­dı. Av­la­nan ya­ban­cı da olsa beş li­ra­dan yirmi beş li­ra­ya kadar ceza öder­di. Bun­la­ra Ge­dik­li Ta­ze­ci Es­na­fı da de­nir­di. Or­ta­lık­çı adı ve­ri­len adam­la­rı va­sı­ta­sıy­la av­la­dık­la­rı­nı sa­ta­bi­lir­ler­di.

İstan­bul ve Ga­la­ta balık pa­zar­la­rın­da­ki hav­yar­cı­lar her gün Balık Pa­za­rı­na gelen ba­lık­lar­dan tuz­lan­ma­ya el­ve­riş­li olan­la­rı mü­za­ye­de­den alır, otuz bir gün sonra pa­ra­sı­nı öder­ler­di. Taze balık alıp satan ge­dik­li ba­lık­çı­lar ise ba­lık­la­rı bir haf­ta­lı­ğı­na ve­re­si­ye ala­bi­li­yor­lar­dı. Böy­le­ce ser­ma­ye­le­ri­nin kat kat üs­tün­de iş ya­pa­bi­li­yor­lar­dı.
Dal­yan­lar artık eski Bo­ğa­zi­çin­den arta kalan tatlı bir anı ol­mak­tan öteye gi­de­mi­yor…



Bu yazı 1896 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
GAZETEMİZ

nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI