Bu başlık sayın okurlarımıza çelişkili ya çarpık gelmesin. Kavramın özünde gerçeklik gerekliliği olduğundan kavramın kendisi de tam anlamı ile gerçektir. Diğer bir deyişle ihtiyaca ilişkin olarak gerçek olarak sunulması gerekli, ispatına itiraz edilemeyecek derecede kuvvetli bir kavram.
Hepimizin aklımızı kullanabildiğimizi düşündüğümüz ilk zamanlardan bugüne sürekli düşündüğümüz kavramlar ve anlamlar hakkında genel olarak hiçbir karar ve eylemsel tavır alamadan bu dünyadan göçüp gidiyoruz.
Fiziki ve manevi dünyamızda edindiğimiz düşünce ve eylemlere ilişkin koşulların çoğu bizden önce ve bizim dışımızda evrimsel süreçte doğal olarak ya da başkaları tarafından belirlenmiş ve çeşitli kalıplarla çoğu zaman dayatılmıştır.
Genel olarak ya da herhangi bir konuda hep düşünürüz gerçek nedir ? Gerçeğin ötesi berisi var mı ? Birden fazla gerçek olabilir mi? Gerçek kendi içinde tutsak mı, özgür mü ? Hayaller gerçek, gerçekler de hayal olur mu ? Dost acı söyler, gerçekler acıdır, hayallerle yaşanır, gerçeklerle ölünür, tek gerçek ölümdür, diyerek gerçekler hakkında sürekli sorular sorar, sözler söyleriz.
Seyahat firmalarımızın ve bazı ürün markalarımızın önüne “öz”, “hakiki” diye ek isimler koyarız. Sanki önceki marka sahte ya da yanıltıcı bir markaymış gibi düşünülür.
Gerçek kavramı hayatımızın her alanında bizimledir. Dostluklarda arkadaşlıklarda sevginin gerçeği makbuldür. Aynen hayatta da öyledir. Alışverişte, yediğimizde içtiğimizde ürünlerin sahte mi gerçek mi olduğuna dikkat ederiz. Günlük yaşantımızda sorun ve sorularımızın temelinde yer alan en önemli kavramlardan biridir.
Hukuk gibi felsefede insanların ihtiyaçlarına göre insan düşüncesinin tarih sürecinde her türlü ihtiyaçlarına ve koşullara binaen yöneldiği ve geliştiği en önemli düşünce ve uygulamalardır.
Sanat yapanların da en önemli kaynağı olan felsefe akımlarında gerçeğin önemi ve anlamı değişik süreçler sonunda gelişerek günümüze gelmiştir. Bu akımlardan felsefeye genel olarak konu olan gerçek kavramı tam anlamı ile sanayi devrimine paralel olarak hayatımıza girmiştir.
Dilimizde Gerçekçilik olarak isimlendirilen realizm, 19.yüzyıl ortalarında Fransa'da ortaya çıkmıştır. Aklın, olguların algıyla sentezlenerek oluşturulan düşüncelerden bağımsız olarak hareket ederek gerçeklerin mevcudiyetinin kabul ve tespit edilmesidir. Felsefede kullanılan bir kavram olarak klasisizm ve romantizm karşıtı bir akımdır.
Tabi ki bu akımın felsefe olarak bilimsel, sanatsal, siyaset, sosyal ve ekonomik teori ve kurgular bakımından dünyada büyük yansımaları gerçekleşmiştir. En büyük katalizörlüğü ise sanat alanında ortaya çıkmıştır.
Bu felsefi anlamı ile beraber sanatsal yönden sanatı ve sanatçıyı temel düşünceler kapsamında en geniş ölçüde klasik ve romantik akımların gerçekçi olmayan düşünce biçiminden kurtarmak, toplumların sosyal ve ekonomik yapılarının süreçlerine uygun olarak yeni düşünceler ve eserler üretmek konularında öncelikli bir nitelik edinmiştir.
Realizm, olayların önyargısız ve bilimsel bir anlayış içinde araştırılması ve çözümler üretilmesi ve insanın manevi dünyası dahil hayatın akışındaki her türlü karar ve davranışını gerekirse eleştirel olarak değiştirmeye yönelik düşüncelerin sunumudur. Bu bakımdan sanat yapan insanların dahi eserlerini üretirken bir bilim insanı gibi düşünmelerini ve davranmalarını sağlayan bu akım her olguya nesnel bir bakış açısıyla bakmayı gerektirmektedir.
Gustave Flaubert, Emile Zola, Lev Tostoy, Charles Dickens, Ernest Hemingway dünya tarafından tanınan realizm temsilcileridir.
Türkiye’ de de aynı mahiyette bir anlayışla edebi eserlerin de bilimsel anlamda gerçeklere yönelmiş inceleme ve tespitlere dayalı olarak üretilmesi konusunda bir anlayış sergilenmiştir.
Realizm akımı temsilcileri arasında ise Samipaşazade Sezai, Halide Edip Adıvar, Ömer Seyfettin, Halit Ziya Uşakligil Türkiye’de bilinen en önemli isimlerdir.
İnsanlara iyiliklerle dolu ve faydalı güzel gerçekler var diye düşünenlerdenim. Mesele onları tespit ederek uygulamakta.
Diğer yandan her zaman “hayaller güzeldir ancak yine de gerçekleri bilerek ve unutmadan yaşayalım” diyerek herkese sevgi ve saygılarımı sunarım.