Bu yoksullaştırdığınız halkın boğazına çöküp, emeğinin hakkını vermeden vergisini peşin kesip, aldınız, alıyorsunuz.
Küçük ve orta ölçekli ticari işletmelerin daha kazanıp, kazanmayacağı belli olmayan durumuna rağmen, peşin vergisini aldınız, alıyorsunuz. Ayda 3 beyanname veren esnaftan ortalama 300 TL. sadece damga vergisi aldınız, alıyorsunuz.
Pandemi döneminde esnafın çoğuna bedavadan zırnık koklatmadınız. Destek yerine kredi vererek, esnafı bankaların şefkatli kollarına attınız, atıyorsunuz.
Yine aynı şekilde; köylüyü, çiftçiyi ve hayvan yetiştiricisini de bankalarla başbaşa bıraktınız, bırakıyorsunuz.
Bu kalp sizleri unutur mu?
Pansuman tedbirler ve hiçbir iktisadi dehanın çözemeyeceği ve her nedense fakirden alınıp, anlı-şanlı zenginlerin ballı kaymaklı, paralarına para akıtılan parlak fikirleri bu insanların üzerinde denemekten geri durmadınız ve hala da ısrarla devam ediyorsunuz.
Milletin hizmetkarıyız diye çıktığınız yolculukta, milletten uzaklaşıp, parası olana hizmeti esas aldınız. Yol, köprü, falan filan derken: "Bu milletin Anasını..." diyerek ağız dolusu sövenleri abat ettiniz.
Şimdi de çıkmış ortaya yere bakan, milletin gözüne baka baka: O konuda çalışmamız yok. Bu konuda çalışmamız yok. Şu konuda da çalışmamız yok diyor.
Sahi Bakanlıklar ne zaman "yan gelip yatma yeri" oldu?
Rahmetli Demirel: "Boş tencerenin deviremeyeceği hükümet yoktur." Sözünü bugünlere atfen mi söyledi bilinmez. Şu sözü ise her dem geçerlidir ki: "Sararan armut dalında durmaz.”
Bu kalp sizleri unutmaz!
Sevgi ve selam...
turhanbal@gmail.com