Bilindiği üzere yepyeni uğraşlar içine girmiş bulunuyoruz. Bu uğraşlara girmemizdeki derdimiz şöhret olmak ve bu şöhret üzerinden para kazanmak değil. Tek bir derdimiz var, çalışanı, emeklisi, işçisi, memuru ağır ekonomik koşullar ve dönmeyen çarklar nedeni ile inim inim inlerken, durumun sorumlularının kimler olduğunu sorgulamaya davet etmek.
Bu bağlamda yaptığımız kısa videolarla uyuyan devleri uyandıramasak bile ortalıkta nelerin döndüğünü kavramaya çalışan, alınterini ekmeğe dönüştürme telaşında olan yurdum insanının beynine şaplak vuruyoruz.
Bu videolarımızın birinde patates üzerinden kadınlarımıza enflasyonun ne menem bir şey olduğunu, kıt kanaat oluşturduğu mutfak bütçesinde pişirdiği yemeğe eklediği her bir malzemenin neden azaldığını anlamasını sağlamışızdır diye umut ediyoruz.
Geçen yıl 3 Kilosu 20 Türk Lirası diye yakındığımız patatesin bugünlerde 1 Kilosu 20 Türk Lirası bandında. Bu durumu nasıl yorumlamasını bekliyoruz mutfakta yemek pişiren annemizin, halamızın, teyzemizin, eşimizin, ablamızın, bacımızın, bekar evlerinde tencere kaynatan kardeşlerimizin; geçen yıl 20 Türk Liramızın alım gücü, yani değeri patates olarak 3 Kilo, bugün aynı 20 Türk Liramızın alım gücü, yani değeri sadece 1 Kiloya gerilemiş.
3 Kilo - 1 Kilo = 2 Kilo patates, tencerelere girmeden patates olmuş. Rahmetli Müslüm Gürses’in dediği gibi bilmem anlatabildim mi?
İşte bu aradaki tencereye girmeden patates olan patatesin adı enflasyon!
Her kurum ve kişinin kendine
göre rakamsal değerler yüklediği canavar dediğimiz her ailenin mutfağındaki hissedilen harareti ise %300'lere dayanmıştır.
Bu arada bu enflasyon denilen meretin işçi, memur, emekliye yapılacak ücret ve maaş zammı dönemlerinde olağanın dışında gerileme yapma, düşme gibi enterasan huyu da vardır. Bak yine aklıma bir şarkı geldi. Sanırım Teoman söylüyordu: “Ne yapayım tabiatım böyle..”
Sütçü Hacı Ahmet süte su katınca ne diyorduk: Yatacak yeri yok! İyi de önce yarım yağlı diye şimdilerde çeyrek yağlı diyerek fiyatı sabit tutmaya çalışırlarken bize süt yerine su içirenlere büyük süt tacirlerine ne dememiz gerekiyor. Öyle hemen ağzınızı bozup, yüzünüzü ekşitmeyin. Meslektaşım Mahfi Eğilmez söyledi: Ürünün içeriği ve niteliğiyle oynayıp fiyatı enflasyon karşısında korumaya skimpflasyon yani bu durum seni öldürmez, pek sağlıklı da yaşatmaz. Ha bir de şöyle bir durum var: Daha önce aldığın bisküvinin paketinden 10 adet bisküvi çıkıyordu ya artık o öyle değil şimdilik 8 adet çıkıyor. Hep aldığın ve aynı rakamı ödediğin beyaz peynir var ya şu 600 Gram olan o da artık 400 Gram. Üzülme üzülme fiyatı yine aynı. Biraz az yiyeceksin olsun fiyatı artmamış ya diyorsun. Yanılıyorsun! Çaktırmadan %30 ila % 50 artışı yerleştiriyorlar. Bir farkla: Bu filmde ürün yerleştirme değil, zam yerleştirme yapılmıştır demiyorlar. Bu ne ya hu diyeceksin. Deme deme buna da şirin şirin shiringflasyon diyorlar. gerçi anladın ne olduğunu yine de söyleyim ürünün içerik ve niteliğiyle de miktar, ağırlık ve hacmi ile oynuyorlar hepsi bu!
Daha size videolarla ve buralardan daha neler neler anlatacağım. Şimdilik bu kadar diyelim.
Sevgi ve selam...