Son yerel seçimlerin üzerinden dolu dolu üç sene geçmiş. Üç sene, iki sene, hatta bir sene öncesine kadar ekonomi bu şekilde kötü,  önlenemez fiyat artışları ve zam enflasyonu görülmemişti. Peki üç sene evvel ne olmuştu da “ Yerel Yönetim “ ler de muhalefet son 15 - 16 yıla nazaran Büyükşehir belediyelerini kazanmıştı.

 
1- Yerel seçimlerden bir sene önce İYİ Parti kurulmuştu. CHP' nin “ Demokrasi “ ye büyük katkıları vasıtasıyla seçimlere girmiş milletvekili çıkarmıştı. 

2- İYİ Parti' nin kurulması muhalefet açısından “ Konforlu Alan “ tanımını ve rahatlığını ortadan kaldıran bir etki yaptı. 

3- Millet İttifakı birlikteliği kuruldu, ortak paydaşlar üzerinde anlaşılarak muhalefetin daha gür ve daha iri olması sağlandı. 
Oysa bu olanların tek bir öznesi var. 
O da İYİ Parti. 

Tüm bunlar olurken Cumhurbaşkanı Erdoğan ne yapmaya çalıştı, alengirli işlerle İYİ Parti' nin kuruluşundan tutunda seçimlere girmesine varıncaya kadar demokrasi dışı engellemeler yaptı. 

Engelleyebildi mi ? 
Hayır.

Sayın Erdoğan' ın anlayamadığı, her kaba kuvvet, her demokrasiyi uygulamayışı, her kendini kaybedip insanları ötekileştirmesi buna mukabil Meral Akşener' in bir devlet adamı davranışı modeliyle ötekileştirmeyen kucaklayan, kaba değil kibar, her fikre ve kuruma demokrasi içerisinde saygı duyan bir davranış sergilemesi Erdoğan' da olan üstünlükleri Akşener' e çevirmeye başladı. 

Aslında muhalefette, beklenen iktidarın zehrine karşılık panzehir İYİ Parti olmaya başlamıştı. Pandemi öncesi vatandaşların ayağına giden Meral Akşener aradan geçen 2 yılı aşkın süreye rağmen hala vatandaşı dinliyor ve ayağına gidiyor. 

Türk Siyaseti' n de alışılmışın dışında uygulamalar yaparak AKP' nin ezberini bozmaya başladı. Gelinen süreçte artık ne yaparsa yapsın dikiş tutmayacak bir AKP söküğü tüm ülkeyi kaplamış durumda. Cumhurbaşkanı Erdoğan' ın söylemediklerini ve yapamadıklarını ülkeyi karış karış gezen Akşener söylüyor. 

Bakın İzmir' de neler söylemiş; 
"Bu düzeni, bu harami düzeni beraber yıkacağız. Biz bu harami düzeni besicilerimizle beraber yıkacağız. Emekli maaşlarını söyleye söyleye 2500 lira yaptılar. O da uçtu gitti. 'Emekli maaşının en düşüğünü asgari ücrete fiksleyin' dedik. Allah nasip edecek 1 yılımız kaldı, biz yerine getireceğiz.  Soygununun, israfının, rüşvetin önüne geçersek bu ülkenin imkanları çok yüksek. Aç insan kalmaz, açık insan kalmaz. Yeter ki liyakatin, şeffaflığın, adaletin, hukukun üstünlüğünün, üretene saygının sonsuz olduğu bir anlayış iş başına geçsin. Onun için az kaldı, bir yılımız var. Allah'ın izni ile beraberce seçmenin velinimet olduğunu, bu ağaların suratına suratına çarpacağız.”

Diyebilirsiniz ki, bu muhalefetin söylemesi gereken vaatler. 
Doğrudur. 

Lakin; kuruluşundan itibaren tüm kamuoyu araştırmalarında oy oranını ikiye katlayan tek bir parti çıkıyor istatistiklerde. O da İYİ Parti. 

Burada vatandaşla İYİ Parti arasında güven ve itimatı sağlayan lider profili çıkıyor karşımıza. İşte yazımın başlığı da buradan çıkıyor. Bir tarafta söyledikleri ile eylemleri tutmayan bir AK Parti diğer tarafta vatandaş için mücadele eden onları dinleyen ve vatandaşın problemlerine karşı projeler üreten İYİ Parti var. 

Hal bu ki; iktidarda olan bir partinin söylediklerini yerine getirme kabiliyetinde eksiklik olmaması gerekir. 

Güven kaybeden güç kaybeder bu bireysel hayatta da kurumsal hayatta da bilinen bir gerçek. 

Muhabbetle…

eminekalafat9@gmail.com